Ders çalışmanız gerektiğini biliyor, ama sürekli erteliyor ve bu ertelemenin yarattığı huzursuzlukla bir türlü ne yapacağınızı bilemediğiniz anlar yaşıyor musunuz? Bir de ders çalışmanın yanı sıra ekstra birçok sorumluluğunuz da varsa hangi işi ne zaman yapacağınızı planlayamamanız ve bazı işleri yarım bırakmak zorunda olduğunuz anlar yaşıyor olmanız çok normal.
Hepimizin vardır çok yoğun olduğu zamanları.. Her şeye yetişmeye çalıştığımız nitekim yetişemediğimiz, yapılacaklar listemizde üstü çizilmemiş bir sürü işimiz… Ertelediğimiz, iptal ettiğimiz ya da seçmek zorunda kaldığımız için bazılarını yarıda bıraktığımız işlerin, zihnimizi meşgul etmeye devam ettiği anlarda fazlasıyla da yorulmuşuzdur hepimiz…
Yarım kalan kitaplar hep bir yerlerde kafamızda kurduğumuz değişik ‘son’lar ve ‘acabala’lar ile karşımıza çıkar. Yarıda kalan bir toplantı tamamlanıncaya kadar diğer işlerimize konsantre olmamızı engeller. Severek izlediğimiz bir dizi bitinceye kadar "acaba sonunda ne olacak’’ diye bizleri merak içinde bırakır. Temizliğe başladığımızda gelen bir telefon ile temizliği yarıda bırakırsak, o temizlik bitene kadar yapılacak işler zihnimizi kemirir durur… Bir derse çalışırken yarıda bırakıp başka bir derse geçtiğimizde aklımız hep yarıda bıraktığımızda kalırken; yeni başladığımız derse de bir türlü dikkatimizi veremeyiz. Ya da başka bir sorumluluğu halletmemiz gerektiğinde yarıda bıraktığımız derse devam edememiş olmanın vicdani yükünü de çekeriz. Bu sefer diğer işlerimizle ders çalışmak arasında seçim yapmak zorunda kalır; ama başladığımız diğer işleri de yarım bırakıp derse devam edersek bu kez de aklımız yarım bırakılan diğer işte kalır. Bu böyle bir sürüncemede devam edip gider…
İşte psikolojide bu yarım kalan işlerimizin ertelendikçe zihnimizde yarattığı o derin karmaşaya ‘’Zeigarnik Etkisi’’ denir. Rus bilim insanı Bluma Zeigarnik keşfettiği bu etkiyi şöyle tanımlıyor: ‘’Sonlandırılmamış işler zihni meşgul ediyor, iş bitince zihinde oluşan meşguliyet de bitiyor ve zihin rahatlıyor.’’
Bu Etki Nasıl Ortaya Çıkmış?
1920’lerin ortalarında Rus Psikolog Bluma Zeigarnik ve arkadaşları, Berlin Üniversitesinin restoranına gider.
Kalabalık grup, siparişlerini verir. Siparişi, tek bir garson alır. Ancak, hiçbir siparişi kaydetmez. Bu davranış Zeigarnik’in dikkatini çeker.
Uzun bir gözlem sonucu Zeigarnik garsonların müşterilerden aldıkları siparişleri sadece servis edene kadar hatırladıklarını, servis bittikten sonra hafızalarından sildiklerini fark eder.
Daha sonra bu konuyla ilgili birçok araştırma ve deneyler yapar. Tüm bu çalışmalar sonucunda bitirilmemiş- tamamlanmamış işlerin zihni meşgul ettiği ve bitirildiğinde zihnin rahatladığı, bu meşguliyetten kendini kurtardığı sonucuna ulaşır.
Bu etki birçok kişide görülmekte ve erteleme hastalığı ile beraber daha da içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Şunu unutmayın ki; "ertelemek beraberinde ertelemeyi getirir." Atalarımız ne güzel demiş: "Bugünün işini yarına bırakma." diye…
Özetle;
Yaşam, tek tek ‘an’ların toplamından oluşur ve kocaman bir “şimdi”nin içinde yol alır gideriz. Yapmak istediğimiz şeyler için en uygun zaman “şimdi” ve en uygun yer “burası”dır. Sonrasında bunun için bir fırsat olmayabilir, çünkü sonrası bizim kontrolümüzün dışındaki bir an’dır.
Yaşam öyle bir şeydir ki, yaptığımız şeylerin pişmanlığı zaman geçtikçe unutulur, ancak yapmak istediğimiz fakat yapmadığımız, yarıda bıraktığımız şeylerin acısı daha fazladır ve sesi daha fazla çıkar.
Unutmayın zeigarnik etkisini nasıl kullanacağınız sizin elinizde. Bunu kontrol edebilir ve daha sakin, daha planlı ve daha mutlu bir hayat yaşayabilirsiniz. Yeter ki hayallerinizi ve düşüncelerinizi yarım bırakmayın. Çünkü yarım bırakılan her iş, yarım bırakılan hayaller demektir…