1- KÖRLÜK - Jose Saramago
Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır.
2- PUSLU KITALAR ATLASI - İhsan Oktay Anar
“Yeniçeriler kapıyı zorlarken” düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: “Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır.” Kendini saran dünyayı düşleyen bir haritacının, düşlerinden devşirdiklerini döktüğü Puslu Kıtalar Atlası adlı kitap, oğlunun eline geçtiğinde onu kendisinin bile tahmin edemeyeceği maceralara sürükler; oysa yaşayacakları elindeki kitaba çoktan yazılmıştır. Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve “puslu kıtalar” üzerine bir roman.
Hulki Aktunç’un önsözüyle...
3- MOMO - Michael Ende
Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır. Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur. Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir?
4- KARDEŞİMİN HİKAYESİ - Zülfü Livaneli
Roman, genç bir kadının sakin bir balıkçı köyünde cinayete kurban gitmesiyle başlar. Cinayet, dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisi ile genç ve meraklı bir gazeteci kadının tanışmasına vesile olur. Mühendis, gazeteciye kendisinin ve kardeşinin hikâyesini anlatmaya başlar. İşte bizi soluksuz bırakan da bu hikâyedir. Ve beklenmedik sonu…
5- HAYVAN ÇİFTLİĞİ - George Orwell
Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren sahibine başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kururlar.
6- KÜRK MANTOLU MADONNA – Sabahattin Ali
Raif Efendi; dış dünyaya kapalı, melankolik, sessiz bir yapıda olan çevresi ile uyum sorunu yaşayan bir kişiliktir. Yaşamı süresince, yaşadığı olumsuzluklara boyun eğmiş, haksızlıklar karşısında bile tepki koymamıştır. Sevgi beslemediği bir insan ile evlilik gerçekleştirmiş ve kendi hayatına kendisi yön verememiş, başkalarının kararlarına göre hareket etmiştir. Hayatını gerçek manasıyla yaşadığını hissettiği bir anısını, günlüğüne aktarmıştır. Ah o anı…
7- YABANCI – Albert Camus
Cezayir’de tesadüfen bir Arap’ı öldüren Fransız Mersault, kendisini ölüme götüren olayları kayıtsız şekilde izlemektedir. Her şey kendiliğinden olup bitmekte, Meursault topluma, kendine, adım adım yaklaşan ölüme, hayata, dünyaya ve eylemlerine yabancılaşmış ve kayıtsız kalmıştır.
8- AYLAK ADAM – Yusuf Atılgan
Babasından kalan emlaklardan aldığı kiralarla çalışmadan geçinebilen C., gününü kitap okuyarak, kahvehanelere, restoranlara giderek, film izleyerek, bol bol yürüyerek, sanat çevresinden arkadaşlarıyla sohbet ederek ve durmadan düşünerek geçirir… C., toplumla uyuşamayan, ataerkil yapıya ait olamayan, iki kişiden kurulmuş toplumların “en iyisi” olduğunu düşünen ve bu uğurda ‘gerçek aşk’ı arayan; huysuz, sıkılgan, mutsuz ve ‘aylak’ bir adamdır.
9- SİNEKLERİN TANRISI - William Golding
Hiçbir yetişkinin hayatta kalmadığı bir uçak kazası sonrasında ıssız bir adaya düşen bir grup küçük çocuk, kendi küçük topluluklarıyla hayatta kalma savaşı verirler. Fakat çocuklar ister istemez iki gruba ayrılmışlardır: Ralph'ın başında olduğu bir grup sığınak yapmak ve yiyecek toplamak isterken, Jack'in grubu eğlenmek ve avlanmak isterler. Bu grup ayrılığı, Ralph ve Jack arasında acı bir rekabet başlatır. Aralarında gelişen bu düşmanlık da sonunda onları kanlı ve korkutucu bir noktaya getirir.